Korsan saldırıları modern zamanların nasıl oluyor da hala çözüme kavuşturulamamış konularından biri olup karşımıza çıkabiliyor bugün? Daha düne kadar böylesi eylemleri bu yoğunlukta göremediğimiz için nerede ise varlığından haberdar olamadığımız bu tür organize suçlar sanki tarih sahnesinden bir yol bularak günümüze uzanmış mistik ve nostaljik bir Hollywood filmi gerçekliğinde dünya deniz ticaretinin güvenliğini tehdit eder hale geldi.
Şu kara kıtanın biçare kara insanları bu kadar hışım ve öfkeyi üzerlerine çekmek adına ne kusur işlemiş olabilirler! Ortaçağ’ın köle tüccarlarına işgücü oluşturmanın acılarını henüz unutmamışken günümüzde açlık, sefalet ve kabile savaşlarının yanı sıra ülkelerinin yer altı, yerüstü kaynaklarının beyaz insan tarafından talan edilişine tanık oluyorlar. Beyaz insana duyulan öfke ve kırgınlık o denli yoğun ki beyazlarla yaşadıkları ortamlarda gettolar oluşturarak deve kuşunun başını kuma gömmesi gibi masumane bir içgüdüyle tehlikeye karşı korunma kaygısı taşıyorlar.
Yahu bugün Obama, A.B.D’nin başına geçti ise bunda negroların yürüttükleri olağanüstü seçim stratejisinin etkili olduğunu söylemek çok zor çünkü konjektür bunu gerektiriyordu, olması gereken oldu. Hepsi bu kadar. Fakat şu modern zamanların korsan saldırıları gözükenin çok ötesinde sanılandan çok daha vahim problemlerin şu kara kıtanın ufuklarında dolaşmaya devam ettiğini açık seçik gösteriyor bize. Sanki uluslar arası dengeler, bir anafor etkisiyle daha derinlere çekilerek kavgasını legal yollardan değil de kanunsuzluğun hüküm sürdüğü, gözlerden uzak denizler ve kıtalar üzerinde bilinen her tür yasal korunma zırhının dışında sürdürüyor gibi.
Bilinen şekliyle korsan saldırılar ilk kez her ne kadar 19. yüzyılda Kuzey Afrika’nın Barbary sahillerinde gerçekleşti denilse de bu pek inandırıcı bulunmuyor. Çünkü bu yasa dışı eylemler antik dönemden itibaren insanlığın önemli bir problemi.
Günümüzde korsanlığın en yaygın olduğu coğrafyalar ise kaynaklarda,
Güneydoğu Asya’da; Bengaldeş, Endonezya, Malaka Boğazları, Singapur Boğazları
Afrika ve Kızıldeniz’de; Nijerya, Tanzanya, Aden Körfezi, Somali suları
Güney ve Merkez Amerika’da; Karayipler, Brezilya ve Peru olarak belirtilmiş.
Korsanlığın denizciliğe yönelen tehditleri ise yasadışı uyuşturucu ticareti, yasadışı faaliyetler, insan kaçakçılığı ve terörizm olarak sıralanabilir.
2003 yılında Malaka Boğazı’nda LPG tankerine gaz ve petrol tankerine korsanlarca ateş açılması, aynı yılda Malezya bandıralı 1000 ton fuel oil yüklü Penrider adlı geminin korsan saldırısına maruz kalması, 2007 yılında Mısır balıkçı teknelerine saldırılarak 23 balıkçının esir alınması şu son günlerdeki saldırıların dışında basından hatırladığımız korsan saldırılarına örnek olarak verilebilir.
Deniz ve limanlarda güvenliğin sağlanmasına yönelik tedbirlerin gecikilmeksizin uygulanmasını ve şu an korsanların eline düşmüş vatandaşlarımızın sağlık ve selamet içerisinde yakınlarına kavuşmalarını dilerim.
Şu kara kıtanın biçare kara insanları bu kadar hışım ve öfkeyi üzerlerine çekmek adına ne kusur işlemiş olabilirler! Ortaçağ’ın köle tüccarlarına işgücü oluşturmanın acılarını henüz unutmamışken günümüzde açlık, sefalet ve kabile savaşlarının yanı sıra ülkelerinin yer altı, yerüstü kaynaklarının beyaz insan tarafından talan edilişine tanık oluyorlar. Beyaz insana duyulan öfke ve kırgınlık o denli yoğun ki beyazlarla yaşadıkları ortamlarda gettolar oluşturarak deve kuşunun başını kuma gömmesi gibi masumane bir içgüdüyle tehlikeye karşı korunma kaygısı taşıyorlar.
Yahu bugün Obama, A.B.D’nin başına geçti ise bunda negroların yürüttükleri olağanüstü seçim stratejisinin etkili olduğunu söylemek çok zor çünkü konjektür bunu gerektiriyordu, olması gereken oldu. Hepsi bu kadar. Fakat şu modern zamanların korsan saldırıları gözükenin çok ötesinde sanılandan çok daha vahim problemlerin şu kara kıtanın ufuklarında dolaşmaya devam ettiğini açık seçik gösteriyor bize. Sanki uluslar arası dengeler, bir anafor etkisiyle daha derinlere çekilerek kavgasını legal yollardan değil de kanunsuzluğun hüküm sürdüğü, gözlerden uzak denizler ve kıtalar üzerinde bilinen her tür yasal korunma zırhının dışında sürdürüyor gibi.
Bilinen şekliyle korsan saldırılar ilk kez her ne kadar 19. yüzyılda Kuzey Afrika’nın Barbary sahillerinde gerçekleşti denilse de bu pek inandırıcı bulunmuyor. Çünkü bu yasa dışı eylemler antik dönemden itibaren insanlığın önemli bir problemi.
Günümüzde korsanlığın en yaygın olduğu coğrafyalar ise kaynaklarda,
Güneydoğu Asya’da; Bengaldeş, Endonezya, Malaka Boğazları, Singapur Boğazları
Afrika ve Kızıldeniz’de; Nijerya, Tanzanya, Aden Körfezi, Somali suları
Güney ve Merkez Amerika’da; Karayipler, Brezilya ve Peru olarak belirtilmiş.
Korsanlığın denizciliğe yönelen tehditleri ise yasadışı uyuşturucu ticareti, yasadışı faaliyetler, insan kaçakçılığı ve terörizm olarak sıralanabilir.
2003 yılında Malaka Boğazı’nda LPG tankerine gaz ve petrol tankerine korsanlarca ateş açılması, aynı yılda Malezya bandıralı 1000 ton fuel oil yüklü Penrider adlı geminin korsan saldırısına maruz kalması, 2007 yılında Mısır balıkçı teknelerine saldırılarak 23 balıkçının esir alınması şu son günlerdeki saldırıların dışında basından hatırladığımız korsan saldırılarına örnek olarak verilebilir.
Deniz ve limanlarda güvenliğin sağlanmasına yönelik tedbirlerin gecikilmeksizin uygulanmasını ve şu an korsanların eline düşmüş vatandaşlarımızın sağlık ve selamet içerisinde yakınlarına kavuşmalarını dilerim.