Şimdilik tansiyonu düşmüş gibi görünse de aslında savaş yeni başlıyor olmalı. Çünkü Amerika yaklaşık on sekiz yıldır orta doğuda, bölgenin nabzını iyice ölçüp biçerken fiili anlamda ciddi bir dirençle karşılaşmadı bölgede. Hesaplarını iyi yapmıştı. Saddam döneminde Irak-İran savaşı, İran’ın önünde bulduğu iç problemlerinde etkisiyle bu gücün pasivize edilmesine neden olmuştu o vakitler. Sovyet bloğunda ise garip gelişmeler yaşanmış ve sosyalist rejimden vazgeçilmişti. SSCB dize getirilmiş ve kontrol altına alınmıştı. Sonrası malum; kıta ötesi gücü, kapı komşusu olarak karşılarında buldu bölge insanı. Afganistan, Pakistan, Gürcistan, Sudan, Srilanka, Kore, Polonya, Almanya, Yugoslavya, Bulgaristan gibi çok farklı coğrafyalara uzanan bir planlamanın sosyal ve siyasi tezahürleri görüldü hep. Tüm gelişmeler bölge insanı aleyhine, Amerika’nın lehine sonuçlar verdi.
Amerika’yı böylesine emperyal dürtülerle harekete zorlayan nedenler neler olabilir? Bu soruya verilecek doğru cevap; bir anlamda dünya barışını tehdit noktasına gelen bu gücün kontrol edilip, barışçıl söylemlerine geri dönmesi için ikna edilmesini sağlayabilir. Amerika’nın siyasi açılımları, Ortadoğu’da bölgesel bir savaşın patlak vermesine imkân verir nitelikte şu an. Muhtemel bir İran – Amerika savaşı, ekonomik olarak Amerika’nın 1930 dönemi ekonomik buhranından daha büyük bunalımlara neden olacak. Bakın bu durumu Kennedy döneminde Politika Planlama Konseyi üyesi olan Chicago Üniversitesi tarih profesörü William R.Polk nasıl izah ediyor; “ Kısaca ve basitçe, benim çocukluğumu yaşadığım 1930’ların iktisadi buhranını refah dönemine benzetecek büyük bir buhrana gireceğiz…Sanayi kuruluşları iflas edecek,bankalar çökecek,devlet gelirleri kuruyacak,üniversiteler kapanmak zorunda kalacak,kabaca 75 milyonluk bir Amerikalı kesimin istifade ettiği sağlık hizmetleri fiili olarak sona erecek.Kısacası,sivil savaşın sonunda Güney’in başına gelene benzer bir bela ve musibet gelecek.” ( Alıntı, “ Dünya Bülteni ”, Çeviri,Ertuğrul Aydın)
New York Times’ın haberine göre bu muhtemel savaşın dünya üzerindeki etkileri yaklaşık olarak şu şekilde ön görülüyor; İran körfezinden, ciddi anlamda petrol ve sıvı gaz sevkıyatı kesilecek. Füze ve bomba yüklü denizaltı ve botlarla saldırılarda bulunacak olan İran, ölümcül etkileri olan sonuçlar alabilecek. Petrol fiyatları varil başına 500 dolara yükselecek ve çatışmalar engellenemediği sürece fiyatlar tırmanarak 750 dolara kadar ulaşabilecek. Bu durum, başta Amerika olmak üzere petrole dayalı tüm ekonomileri tamamen durdurabilecek.
İsrail, İran’ın Şahap 3 balistik füzeleriyle vurulacak, Hizbullah da bu çatışmalara dâhil olacak. ABD hedeflerine yönelik terörist saldırılar artacak, Irak’taki Amerikan kayıpları artacak. Ortadoğu’da tırmanan gerilimle birlikte dünya finans piyasaları, önünü göremez hale gelecek. Hali hazırdaki petrol fiyatlarından sonra zaten 14 havayolu şirketi pazardan çekilmişken o vakit ikiye ya da üçe katlanacak olan fiyatlar nedeniyle kamulaştırılamamış hiçbir sefer düzenlenemeyecek. Hızla batağa sürüklenen diğer sanayi kollarıyla birlikte Amerika sosyalist bir ekonomi formuyla karşı karşıya gelecek. Irak savaşı nedeniyle şimdi ulusal gelirin 4/1 ‘i kadar borç alan Amerika, İran savaşıyla iki ya da üç kat daha borç yükü altına girmek zorunda kalacak.( Josaph Stiglitz, tüm hesaplamalarla birlikte Irak savaşının Amerika’ya maliyetinin 7 trilyon dolar civarında olduğunu belirtiyor.)
Savaşın bilânçosu nedeniyle işsiz ve evsiz kalan öfkeli Amerikalılar nedeniyle Amerika’da proto faşist hareketler artarak asayişi ve huzuru bozacak. Sermaye ile garip ve ürkütücü ortaklıklar oluşacak. Korku ve istikrarsızlık iklimi yaygınlaşacak.
İran’a savaş açmayı göze alanların tüm bu sonuçları göz ardı etmeleri ilginç. İnsani sefaletten kirli kazanç sağlayan devasa kurumların varlığı endişe verici bir durum.
Amerika’yı böylesine emperyal dürtülerle harekete zorlayan nedenler neler olabilir? Bu soruya verilecek doğru cevap; bir anlamda dünya barışını tehdit noktasına gelen bu gücün kontrol edilip, barışçıl söylemlerine geri dönmesi için ikna edilmesini sağlayabilir. Amerika’nın siyasi açılımları, Ortadoğu’da bölgesel bir savaşın patlak vermesine imkân verir nitelikte şu an. Muhtemel bir İran – Amerika savaşı, ekonomik olarak Amerika’nın 1930 dönemi ekonomik buhranından daha büyük bunalımlara neden olacak. Bakın bu durumu Kennedy döneminde Politika Planlama Konseyi üyesi olan Chicago Üniversitesi tarih profesörü William R.Polk nasıl izah ediyor; “ Kısaca ve basitçe, benim çocukluğumu yaşadığım 1930’ların iktisadi buhranını refah dönemine benzetecek büyük bir buhrana gireceğiz…Sanayi kuruluşları iflas edecek,bankalar çökecek,devlet gelirleri kuruyacak,üniversiteler kapanmak zorunda kalacak,kabaca 75 milyonluk bir Amerikalı kesimin istifade ettiği sağlık hizmetleri fiili olarak sona erecek.Kısacası,sivil savaşın sonunda Güney’in başına gelene benzer bir bela ve musibet gelecek.” ( Alıntı, “ Dünya Bülteni ”, Çeviri,Ertuğrul Aydın)
New York Times’ın haberine göre bu muhtemel savaşın dünya üzerindeki etkileri yaklaşık olarak şu şekilde ön görülüyor; İran körfezinden, ciddi anlamda petrol ve sıvı gaz sevkıyatı kesilecek. Füze ve bomba yüklü denizaltı ve botlarla saldırılarda bulunacak olan İran, ölümcül etkileri olan sonuçlar alabilecek. Petrol fiyatları varil başına 500 dolara yükselecek ve çatışmalar engellenemediği sürece fiyatlar tırmanarak 750 dolara kadar ulaşabilecek. Bu durum, başta Amerika olmak üzere petrole dayalı tüm ekonomileri tamamen durdurabilecek.
İsrail, İran’ın Şahap 3 balistik füzeleriyle vurulacak, Hizbullah da bu çatışmalara dâhil olacak. ABD hedeflerine yönelik terörist saldırılar artacak, Irak’taki Amerikan kayıpları artacak. Ortadoğu’da tırmanan gerilimle birlikte dünya finans piyasaları, önünü göremez hale gelecek. Hali hazırdaki petrol fiyatlarından sonra zaten 14 havayolu şirketi pazardan çekilmişken o vakit ikiye ya da üçe katlanacak olan fiyatlar nedeniyle kamulaştırılamamış hiçbir sefer düzenlenemeyecek. Hızla batağa sürüklenen diğer sanayi kollarıyla birlikte Amerika sosyalist bir ekonomi formuyla karşı karşıya gelecek. Irak savaşı nedeniyle şimdi ulusal gelirin 4/1 ‘i kadar borç alan Amerika, İran savaşıyla iki ya da üç kat daha borç yükü altına girmek zorunda kalacak.( Josaph Stiglitz, tüm hesaplamalarla birlikte Irak savaşının Amerika’ya maliyetinin 7 trilyon dolar civarında olduğunu belirtiyor.)
Savaşın bilânçosu nedeniyle işsiz ve evsiz kalan öfkeli Amerikalılar nedeniyle Amerika’da proto faşist hareketler artarak asayişi ve huzuru bozacak. Sermaye ile garip ve ürkütücü ortaklıklar oluşacak. Korku ve istikrarsızlık iklimi yaygınlaşacak.
İran’a savaş açmayı göze alanların tüm bu sonuçları göz ardı etmeleri ilginç. İnsani sefaletten kirli kazanç sağlayan devasa kurumların varlığı endişe verici bir durum.
Author: Aydın AKDENİZ