6 Temmuz 2008 Pazar

Rasputin’siz Putin ve Rus siyasetinde Raskolnikov çekimserliği



Beyaz arî ırkın öksüz evlatları olmalı şu Slav toplumu. Hangi nedenledir bilinmez, Batı Avrupalı hemcinsleriyle geçmişten bugüne ilişkileri hep sorunlu olmuştur. Orta çağa bakıldığı zaman Töton şövalyelerini görüyoruz karşılarında. Ellerinde mızrak ve kılıçlarıyla barbar olarak gördükleri bu Slav toplumunu hizaya getirmek için ülkelerine akın üstüne akın düzenliyorlar. Sonra bir Napolyon Bonapart ve daha geç bir tarihte ise Adolf Hitler’i, söylem şekli değişse bile benzer amaçlar için Rus toplumunun karşısında görüyoruz. Kısacası, bir alıp veremedikleri var aralarında. Coğrafya olarak kendilerinden uzakta oluşları mıdır etken? Yoksa Asyalı kavimlerin tarih boyunca kuzeyden batıya yaptıkları göç ve istila hareketlerinin bu sınırlardan kaynaklanmasına bağlı tarihi nefret midir?
Germen, Anglo Sakson ve Frank ittifakı, kökünü Helen mitolojisine bağladıkları anda bağını koparmış olmalı bu beyaz Avrupalı ırkdaşlarıyla. Rusya ise küçük dar bir alana sıkışmış bu toprak ve yapılanmaya karşı pek öyle istekli de olmamış. Kuzeyden güneye, doğudan batıya uzanan sınırsız ve bakir toprakları üzerinde, batısında kalan bu yapılanmanın iştahını uyandıracak büyük bir medeniyeti inşa eder bu ara. Coğrafyasındaki komşularıyla ilişkilerini barışçıl bir zemine oturtsa da zamanla büyüyen hedef ve amaçları bir süre sonra bölge komşularıyla arasının açılmasına neden olur. Sanırım Osmanlı-Rus ilişkilerinin çıkmaza girme nedeni bu olmalı. Doğuya yönelik emelleri olmayan Osmanlı siyaseti, usta bir diplomasiyle Ruslara yönelik batılı devletlerce kışkırtılarak büyümesi kontrol altına alınmak istenmiştir.
Alman ve Fransız devşirmelerle Avrupa’yla kan bağı oluşturmak ve husumeti en azından yumuşatmak gayreti Rusya’ya aradığı zamanı kazandırmaya yetmiş fakat her şeye rağmen garip ve gizemli bir adam olan Rasputin’in Rus Sarayına sızarak Çariçe Alexandra’yı kontrol altına alması ve o’nun üzerinden çirkin ve bir o kadar iğrenç emellerini gerçekleştirmesine engel olamamıştır. Rasputin adı, Çarlık Rusya’sının bitirilmesiyle beraber anılır olmuştur artık. Yeni Rus devleti, benimsediği ideoloji ile batılı devletlerden yine ayrılacaktı.
Bugünlere geldiğimizde Putin’in çevresinde artık, Rasputin isminde odaklanmış bir iç tehdit algılaması yok. Putin, izlediği her tür açılımda aradığı desteği buluyor çevresinden. Fakat bu kez tehdit yakın komşularından değil, ta okyanus ötesinden geliyor üzerine. Attığı adımlarda takdir edilecek bir kararlılığa sahip olmakla birlikte sanırım içten içe bir Raskolnikov çekimserliğini taşımıyor da değil hani!
Author: Aydın AKDENİZ
aakdeniz1965@hotmail.com