8 Mayıs 2008 Perşembe

İsrail'in Nükleer Politikası


Bilim ve teknoloji alanında yapılan çalışmaların ne kadarı insanoğlunun yaşam kalitesini doğrudan etkilemeye yönelik olarak yapılmıştır? Ya da silahlanma ve savunmaya dönük hummalı bir gayret ve koşuşturma içine girmese idi insanlık, acaba onun bu yükselişle birlikte hayatın geride kalan alanındaki gelişmişliği bu derece sağlanabilir miydi? Korku faktörünün bu denli öne alınmasına bağlı bir huzurun kabul görmesi insanlığı ne derece oyalayabilecektir? Hani söylenmiş ya “ Unutma olmasa idi tekerrür eder mi idi tarih? ” Evet, maalesef demeden bu düsturun insanoğlunun dertlerine şifa olacak bir deva olduğuna inanmaya başladım.Acılarını çabuk unutabilen bir toplumsal hafıza, belkide arızalı bir refleks gibi algılansa da yoluna zinde bir şekilde devam edebilme gücünü bulmaktadır kendisinde. Silahlanmaya dönük araştırma ve harcamalar geçmişte de vardı, bugün de var ve yarınlarımızda da olacak. Bu gücün nasıl ve hangi amaçlarla kullanıldığı, medeniyetlerin birbirlerinden farkını koymakta ortaya. Üstünlük ve sürekliliği belirleyen kriter; metalin soğukluğu yada ateşin yakıcılığı değil onun insaf ve adalete teslim ölçüsünde.
Author: Aydın Akdeniz


İsrail’in Nükleer Politikası
İran'ın nükleer programları dünya kamuoyunun gündeminde aylardır tartışılıyor. İran yönetimi nükleer programlarını barıccıl amaçlar için kullanacağıını söylese de ABD ve İsrail ikna olmuş görünmüyor. DW editörlerinden Peter Philipp, İran'ın nükleer programlarından rahatsız olan İsrail'in bu konuya bakış açısını mercek altına aldı. “İsrail büyük hata yaptı” İsrailli ünlü casus Mordechai Vanunu bir Avusturalya radyo istasyonuna verdiği demeçte bu cümleleri söyledi. İsrail’in nükleer çalışmalarıyla ilgili bilgi sızdırığı için 18 yıl hapis cezası yatıp, geçen Nisan ayında salıverilen Vanunu, basına verdiği demeçle, İsrail hükümetinin kendisine getirdiği yasağı delmiş oldu. Hükümet ondan basından kaçınmasını ve ülke dışına çıkmamasını istemişti. Oysa bu kara kuru zayıf adam bilinçli olarak kendisine getirilen yasakları delmeye kararlı ve iddia edildiği gibi ülkesinin güvenliğini tehlikeye de atmıyor. Sadece İsrail hükümetinin izlediği politikaları eleştiriyor. İsrail kitle imha silahı geliştirdiğini gizledi İsrail, Fransa’nın desteğiyle kurulan bir nükleer araştırma merkezinde kitle imha silahları geliştirdiğini yıllarca gizledi. Bu arada da dikkatleri başka yere çekmek için devamlı, Ortadoğu’da nükleer silah geliştiren ilk ülke olmayacağı garantisini verdi. İsrail basını zaman zaman İsrail’in nükleer silahlar ürettiği yönünde haberler yayınladıysa da devlet açıklama yapmaktan kaçındı. İsrail Ortadoğu’da devamlı nükleer silah geliştirildiğine dair iddialarda bulunup, başka ülkelere suçlama getiriyor. Bir zamanlar Irak’ın da Osirak adlı nükleer araştırma merkezini, kitlesel imha silahı geliştirildiği iddiasıyla bombalamıştı ve benzeri amaçları olan diğer ülkeleri de saldırmakla tehdit etmişti. İran'ı tehdit ediyor İsrail’in tehditleri şimdi de İran’a yöneldi. Petrol ve doğal gaz zengini İran’ın, enerji kaynakları azaldığı için nükleer tesisler kurduğunu açıklaması İsrail’in suçlamaları için yeterli. Oysa İran, İsrail’in tersine nükleer tesisler kurduğunu gizlemedi bile. Üstelik, Nükleer Silahların Yayılmasını Engelleme anlaşmasına da imza attı ve Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’nın ülkesinde inceleme yapmasına da izin verdi. Ne hikmetse İsrail’le birlikte Amerika Birleşik Devletleri de son aylarda İran’ı eleştirmeye, Tahran’a baskı yapmaya başladı. Irak tecrübesinden ders alan Avrupalı politikacılar harekete geçerek İran’ı ek anlaşmayı imzalamaya, böylece tehlike çanlarını susturmaya çalıştı. Alman, Fransız ve İngiliz bakanlar geçen sene İran’ı, uranyum zenginleştirme programından vazgeçmeyi ve nükleer tesislerin yayılmasını engellemeyi öngören ek anlaşmayı imzalamaya ikna ettiler. Tahran geri adım atmıyor Bu arada İran’ın Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’na tüm bilgileri vermediği ve uranyum zenginleştirme programını kısmen yürüttüğü ortaya çıktı. Tahran’ın nükleer programını sadece geçici bir süreliğine ve barışçıl amaçlı kullandığını söylemesi de tartışmaların yeniden alevlenmesine engel olamadı. Washington, İran’ın gizli çalışmalarının Birleşmiş milletler Güvenlik Konseyi’nde görüşülmesi ve yaptırımlar uygulanmasını isterken, İsrail de yeniden tehditlere başladı ve “ İran’ın nükleer tesislerine saldırabiliriz” dedi. İsrail’in tehditleri aslında ciddiye alınır gibi değil, çünkü söz konusu nükleer tesisler farklı farklı şehirlerde bulunuyor ve öyle tek bir saldırıda yok edilecek türden değil. Bu arada İran’da İsrail’in tehditlerine cevap veriyor ve İsrail’in saldırılarının karşılıksız kalmayacağını duyuruyor. Üstelik İsrail’i vurcak kapasitede orta şiddetli füzeleri bulunduğunu bile iddia ediyor. Avrupa'nın güveni sarsıldı Tahran son aylarda izlediği politik çizgiyle tartışmaları daha da şiddetlendirdi. Nükler programını yeniden uygulamaya koymasıyla Avrupa’nın güvenini de sarsmış oldu. İran’sa eleştirilere karşılık Avrupa’yı verdiği sözleri tutmamakla suçluyor ve İran’a gerekli teknik bilgi aktarımı yapmadıklarını söylüyor. İyi de güven ortamının olmadığı yerde bilgi alışverişi mümkün mü? Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı Başkanı Muhammed El Baradey ise gerginliğin tırmanmaması için çaba harcıyor. Baradey, tartışmaları büyütmek yerine, frenleyerek, İran’ı izlediği politikadan caydırmaya çaba harcıyor. Bu arada Ortadoğu’yu nükleer tesislerden tamamen arındırma yolunda da ağır, ama emin adımlar atmaya uğraşıyor. Muhammed El Baradey’in bu amacını gerçekleştirmesinin önündeki en zorlu engel ise İsrail. İsrail başka ülkelere suçlama getirip, tehditler savururken, izlediği politikayı eleştiren kendi vatandaşı da olsa affetmiyor. Casusluk suçlamasıyla 18 sene hapis yatan ve 11 seneyi 2-3 metrekarelik tek kişilik hücrede geçiren İsrail’li casus Mordechai Vanunu bunu en iyi bilenlerden biri.
Peter Philipp
Kaynak: Deutsche Welle
Hazırlayan: A. Akdeniz